28 Nisan 2017 Cuma

GAZİANTEP EVLERİ



Gaziantep'in eski evleri kendilerine özgü bir mimariye sahiptir.Bu geleneksel evler havara veya keymıh adı verilen yumuşuk kalkerli taşlardan inşa edilrdi. Kentin eski semtlerinde mevcut olan bu evler genelde bir yada iki katlıdır;üç katlı olanlarada rastlanır.Kalın duvarlıdırlar. Zzemin katların altında kayaların içine oyulmuş mahsenler bulunur.Mahsenlerde pekmez ve zeytinyağı gibi yiyecekleri depolamak için özel bölümler vardır.Büyük dış kapıdan eve girildiğinde ilk olarak "hayat" denilen geniş bahçeli alan görülür.

G.Hayatın değişik yerlerinde farklı amaçlar için kullanılan odalar yer alır.Evleri pencereleri sokak yerine avluya açılar.Pencerelerin üzerinde "kuş tağası" denilen küçük pencereler bulunur.Evin havalandırılmasında kullanılan bu pencereler odaların aydınlatılmasındada etkilidir.Bu tür özelliklere sahip geleneksel Antep evleri bugün şehir merkezlerinde,Eyüboğlu,Türktepe,Tepebaşı,Bostancı ve Kozluca mahallleri ile Şehreküstü semti ve Kale civarında bulunmaktadır.

OCAKLIK
Eski Antep evlerinde ekmek ocaklıkta hazırlanırdı.Ocaklar avlu içinde sabah güneşinin ilk ışıklarnını alacak bir konumda bulunurdu.Her sabah ocaklıkta hamur yoğurulur ve ekmek pişirilirdi.Böylece ev halkı günlük taze ekmek yemiş olurdu.












GELİN ODASI














Gelin odası sofanın yanında bulunur.Kız evinden getirilen yorgan,döşek ve yastıklar bu odaya yerleştirilirdi.Ayrıca yöreye ait çeyizler de gelin odasında sergilenirdi.


ÇEŞME














Genellikle sofada yer alan çeşmeler ince taş işçiliği ürünü olurlar;üzerleri boyalı süslemelerle bezelidir.Yazın sıcak günlerinde sofaya çıkan ev halkı avlunun serinletici ortamındanda yararlanırdı.


HAYAT (AVLU)











Evin dışarıya açılan geniş bölümüdür.Avlunun çevresine yerleştirilmiş odaların pencereleri de bu açık alana bakar.Avlu yada hayatların kenarları çiçek veya ağaçlarla bezelidir.Bazı evlerin avlularının ortasına küçük havuzlarda yapılırdı

1 yorum:

  1. Gaziantep deyince benim aklıma Gaziantep'li arkadaşım Melike geliyor hep. Melike'le İstanbul üniversite okurken aynı odayı paylaştık 3 sene. Çok şeker bir kızdı. Tam ismini hak ediyordu gerçek bir prenses kadar asil ve hanım hanımcık bir kızdı. Bana Antep'i Melike sevdirdi.Çünkü memleketi Antep'i çok seviyordu Melike. Melike çok fakir ailede büyümüştü ve zorluklar içinde okul okumaya çalışıyordu. Okul bitince Gaziantep'e döneceğini, mesleğini orada yapacağını anlatıp duruyordu.

    Hiç unutmuyorum bir gün Melike'ye resmi bir tebligat geldi. Korktu önce icra davası falan sandı. Heyecanla açtık. Tebligat miras mahkemesinden geliyordu. Melike'nin dedesinden ona miras kaldığını öğrendik! Hepimiz çok sevinmiştik Melike ise havalara uçmuştu sevincinden. Artık zor günler bitecekti ona kalan miras ile zengin olacak rahat bir hayat yaşayacaktı. Melike ertesi gün miras mahkemesine telefon edince işinin o kadar da kolay olmadığını öğrendi. Bazı mirasçıların bütün mirasa konmaya çalıştığını, bazılarının da buna itiraz ettiğini, olayın miras avukatı tutmaya, miras mahkemesinde miras davası açmaya kadar vardığını öğrendi.

    Melike asil olduğu kadar da cazgır bir kızdı! Ayağına kadar gelen bu miras ile zengin olma fırsatını kaçırmaya hiç niyeti yoktu. O da hemen bir miras avukatı ile konuştu, konuştuğu miras avukatı da miras davalarının uzun süren davalar olduğunu söyledi. Ama ona kalan miras için mücadele etmeye Melike kararlıydı. Seneler sonra Melike'yle sosyal medya üzerinden tekrar birbirimizle konuştuğumuz miras olayının ne olduğunu sordum. Miras davasını kazandıklarını, miras hakkını aldığını ve artık çok zengin olmasa da rahatça geçindiği rahat ve iyi bir hayatı olduğunu öğrendim. Evlenmiş, çocukları olmuş. Çok sevindim.

    İşte Gaziantep gelince benim aklıma bunlar ve bana Antep'i sevdiren Antepli Melike geliyor. :)

    YanıtlaSil